Manga'nın yeni albümünü heycanla bekliyordum ve nihayet geçen hafta kavuşabildik.
Benim özellikle dikkatimi çekenler Her aşk ölümü tadacak, Hayat Bu İşte,Hepsi Bir Nefes oldu. Ve elbette Dünyanın Sonuna Doğmuşum. Evdeki Ses'i Alper Aga ile beraber yeniden yorumlamaları güzel bir nostalji yaşattı.
Gün Batımı parçasının son 3 dakikasında manga hayranlarının albüm için gönderdikleri mesajları yer alıyor.
Albümün arka kapağında listelenen bazı parçalarda "vocal,ft,düet" yerine "konuk" kelimesini seçmeleri de çok hoşuma gitti.
2009/04/21
Şehr-i Hüzün
2009/04/20
Girişimcilik
Girişimcilik kitabımda (işletme bölümündeki derslerimden) beni çok etkileyen şu cümle ile karşılaştım:
"Alışılmış ve kendi kabullerimize zıt görünen şeylere hoşgörülü olmak yeni düşüncelerin ortaya çıkmasını sağlar".
Aslında basit bir noktaya parmak basıyor: Dünya bizim düşünce ve görüş açımızdan ibaret değil.
2009/04/19
Beşiktaş
Akşam arkadaşlarla buluşmak için Beşiktaş'a gittim. Yolculuk tahminimden uzun sürdü. Pazar günü olmasına rağmen maç yüzünden olduğunu sonradan farkettiğim yoğun bir trafik vardı. Barbaros bulvarının başında otobüsten inip Kazan'a kadar yürümeye karar verdim. Kazan'a vardığımda gördüğüm manzara karşısında küçük dilimi yutuyordum. Maç izlemeye gidenlerin arkalarında bıraktığı bir savaş alanı vardı. Her yer ama her yer kırık bira şişeleri, o biraları marketten taşıyan poşetler ve daha neler neler. Sadece burası da değil etraftaki sokaklar, burdaki bankaların, dükkanların önleri hep aynı çirkin manzaraydı. Kimseye bir lafım yok ama ben anlamakta güçlük çekiyorum.
2008/08/16
Şapkalı harfler
Hep yazmak istediğim ama klavyemde olmadığını zannettiğim bir özellik olan şapkalı harflerin (â, î, û) aslında çok pratik bir şekilde yazılabildiğini öğrendim. Önce shift+3 kombinasyonuna basıyoruz (tabii bu ekrana birşey basmıyor) ardından şapka koymak istediğimiz sesli harfe bastığımızda hedefimize ulaşıyoruz.(e ve o içinde bu geçerli)
İşte kaynağı : Şapkalı Harfler
2008/08/10
Morning Coffee (Firefox Extension)
Her sabah rutin bir şekilde ziyaret ettiğimiz çeşitli sayfalar vardır. Özellikle haberler siteleri bunların en başında gelir.
Şimdi bunları istersek hergün isetersek te günlere göre ayırabileceğimiz bir eklentiden bahsetmek istiyorum.
Morninig Coffee firefox a kurulduktan hemen sonra adres çubuğunun yanına yerleşiyor. Bu düğmenin iki ana işlevi var. Adres eklemek ve o güne eklenmiş olan adresleri açmak.
Bence en keyifli kullanımı sürekli takip ettiğimiz onlarca webgünlüğünü kategorilerine göre ayırarak günlere bölebileceğimiz. Hem zamanımızı daha verimli kullanmış hem de odağımızı fazla dağıtmamış oluruz.
Ana Sayfası: Morninig Coffee
2008/08/07
Kim bu Şerif?
Sık sık programlarda font değiştirirken farketmediğim ama en son Pardus altındaki Firefox için ihtiyacım olduğunda dikkatimi çeken bir durum oldu. Firefox'ta 4 çeşit font tanımlanabiliyor. Bunlar: Proportional, Serif, Sans-Serif ve Monospace. Eskiden bunları font isimleri sanırdım (özellikle serif olanı). Fakat Firefox'ta ki kullanımını görünce isim değil de bir font ailesinin tanımları olduklarını farkettim. Wikipedia ve EkşiSözlük ta yaptığım kısa aramalardan sonra şu özet bilgileri edindim:
- Serif (Roman): Kısaca harf çicgilerinin başlangıç ve sonlarındaki eklemelere ya da rötuşlara deniyor. Özellikle küçük basılan fontları okumayı kolaylaştırıyor. Fakat görsel zenginlik için kullanıldığı yerler de mevcut. Tırnaklı yazi tipi olarak da anılan serif yazı tiplerinde her harfin bitiş noktalarında küçük yatay çiziler vardır. Ayrıca harflerin dikey çizgileri yatay çizgilerinden daha kalindir.
- Sans-Serif: Fıransızca olan bu sans eki fontların tırnaksız olduğunu belirtir.
- Proportional: Oranlı anlamında olup her harfin kapladığı genişlikler farklı tanımlanır. Böylece okunabilirlik artarken oluşan metinlerin de daha az yer kaplamaları mümkün olur.
- Monospace (non-proportional or fixed-width): Sabit genişlikli font diyebileceğimiz aile. Her font sabit bir yer kaplayarak yanyana dizilirler. Genellikle yazılımcıların ve 80 öncsi kuşağın bilgisayarlarında kullandığı fontlardır.
Kaynak:
http://en.wikipedia.org/wiki/Typeface#Proportion
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=serif
2008/03/20
İddialı mıyız?
Bir arkadaşım vardı hani "zoru yaparım, imkansız zaman alır" aforizmasını damarlarına olabildiğince çekenlerden. Şöyle derdi hep "karşımda olabilecek en iyi basketçi olsun yine de kazanacağıma iddaya girer ve oynardım". Boyu uzun olduğu ya da çok iyi basket oynadığı için bunu söylemiyordu. Hayatta ne olursa olsun hep kazanacağına güvendiğinden böyle söylüyordu. Kendine göre çok haklıydı ve her alanda iddialı olmak ona çok şey kazandıracaktı. Çünkü o bir işletme mezunuydu. Çünkü başarıya giden yol iddialı olmaktı.
İnsan iddialı olduğu şeylerde başarısız olduğunda en iyi ihtimale biraz üzülüyor, genelde ise gurur yapıyor ya da kaybetmeyi kabullenemiyor.
Bu bir "mutluluk riski" gibi kazanırsan mutlu kaybedersen mutsuz oluyorsun.
Peki mesele riske girebilmek mi, yoksa riskin kayıplarına hazırlıklı olmamak mı?
Her davranışımız bir "ön seçimin" ürünü. Bir işi yapmak ya da yapmamak, bir durumu değiştirmek ya da değiştirmemek hep bir seçim gerektiriyor. Seçimler aslında bizim gizli iddialarımız. Sonuçlarına ne kadar hazırız?